Tahran
Eserleriyle nice işporta ve fuara da eklenen Abdullahi'nin heykelleri dünya dışından da istem görüyor.
Afganistan'ın Şii Hazaralarından 58 yaşındaki Abdullahi, ülkesindeki iç harp zımnında 32 sene evvela İran'a muhaceret etmiş ve o tarihten beri Tahran'ın merkezindeki müşterek apartmanda kapıcılık yapıyor.
Abdullahi de İran'daki Afgan çokluk kabilinden geçimini bildirmek düşüncesince art hizmetlerde çalışıyor fakat o bunun birlikte içerisindeki sanatkâr ruhunu ortaya koymaktan ve bunu eserlerine yansıtmaktan da art durmuyor.
Heykelleri çöpten toplamış olduğu malzemelerle yapıyor
Kapıcılıktan kazanılmış olduğu paranın ailesini geçindirmeye yetmemesi zımnında ek iş arayışındayken statü hazırlamaya başladığını özetleyen Abdullahi, "Tüm eserlerimi çöpten topladığım atılan malzemelerden yapıyorum. Geceleri sokakları dolaşıyorum ve çöpten husye kartonları, kara kara tahta ve ambalajlarda geçer not köpükleri topluyorum. Topladığım husye kartonlarını suda yumuşatıyorum ve müşterek güzel çözülmelerinin arkası sıra hamura dönüşünce onları yoğuruyorum. Tahta ve köpükleri de kullanarak hayalimdeki heykelleri hazırlamaya başlıyorum." dedi.
Abdullahi, benzeri Zehra Rızayi'nin evvel vakitler bu vaziyetten şikayetçi bulunduğunu fakat giderek onun da bu sanata el attığını üste lüp çatısında sergilenen zürafa heykellerini eşinin yaptığını anlattı.
Eserlerine dünya dışından da istem var
Yarı insanoğlu ve nısıf efsanevi şeklindeki müşterek heykeli kısaca 30 günde tamamlayabildiğini tamlayan Abdullahi, istem olduğunda da bunları akıllıca sevap mukabilinde sattığını tabir ediyor.
Eserlerine dünya dışından Avrupa ve Amerika kabilinden ülkelerden müşteri bulduğunu dile getiren Afgan sanatçı, emek vermek şartlarının istediği kabilinden olmamasından ve istediği desteği bulamamaktan yakınıyor.
Kapıcılık meydana getirdiği apartmanın çatısını işlik ve galeri adına kullanıyor
Kapıcılık meydana getirdiği apartmanın sahibinin de dayanak vermesiyle 20 sene evvela statü hazırlamaya başladığına ayraç fail Abdullahi, yazları yapının çatısını, şita aylarında ise kulaklı dairesini işlik adına kullandığını, eserlerini de burada sergilediğini belirtti.
Abdullahi başkaca heykelleri ile nice sanat sergisi ve fuara da katıldığını aktardı.
İmkansızlıktan statü gerçekleştirmek düşüncesince bevvap adına çalışmış olduğu yapının çatısını kullanan Abdullahi, eserlerinin dokunca görmemesi düşüncesince sonsuz iklim halini izleme eylemek mecburiyetinde kalıyor. Yağışlı havalarda meydana getirdiği heykellerin dokunca görmemesi düşüncesince şişman efor yayınlayan Abdullahi, hakeza havalarda onlardan kimilerini cezaevi taşıyor, kimilerini da üzerini naylonla örterek korumaya çalışıyor.
Yaptığı heykellerin çocukluktan itibaren zihninde taşımış olduğu hayallerin müşterek yansıması bulunduğunu ve imitasyon olmaması düşüncesince elan evvela meydana getirilen eserlere ilkin bakmadığını vurgulayan Abdullahi, kendisini ziyarete mevrut sanatseverlerin ve sanatçıların "eserlerini Buda heykellerine benzettiğini" aktardı.
Abdullahi, "Burada istediğimiz kabilinden akıntı ika imkanımız yok, ağır koşullarda ve tahdidat altında sanat yürütme etmeye çalışıyorum. Sanat uç tanımaz fakat ego otosansürle belirti suni savaşı veriyorum." niteleyerek konuştu.
"Taliban'ın arkası sıra Afganistan'a kan dolaşımı umudumuz da kalmadı"
Taliban'ın gelişinden evvela ülkesindeki şartların düzelmesiyle art devir ümidi taşıdıklarını dile getiren Abdullahi, duygularını şu şekilde tabir etti:
"Diğer nice Afgan dostum kabilinden Avrupa yahut ayrıksı ülkeye gitmedim zira Afganistan'da şartların düzeleceği yönündeki umudumu baştan sona korudum. Döndüğümde başıma müşterek şeyin gelmeyeceğini bilsem döşenmemiş ekmeğe de razıyım. Ancak Taliban bizim kabilinden statü yapanları putperest adına görüyor. Afganistan'a kan dolaşımı umudumuz da kalmadı"
Afgan sanatçı, ülkesine bulunan hasretini ise alanda "dutar" adıyla bildik bağlamaya benzeri enstrümanıyla Farsça ve Hazaraca dediği şarkılarla dile getirdi.